SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

HACC BAHSİ

<< 1256 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

221 - 01256) وحدثني محمد بن حاتم بن ميمون. حدثنا يحيى بن سعيد عن ابن جريج. قال: أخبرني عطاء. قال:

 سمعت ابن عباس يحدثنا. قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لامرأة من الأنصار (سماها ابن عباس فنسيت اسمها)  "ما منعك أن تحجي معنا ؟" قالت: لم يكن لنا إلا ناضحان. فحج أبو ولدها وابنها على ناضح. وترك لنا ناضحا ننضح عليه. قال:

 "فإذا جاء رمضان فاعتمر. فإن عمرة فيه تعدل حجة".

 

[ش (ناضحان)أي بعيران نستقى بهما].

 

{221}

Bana Muhammed b. Hatim b. Meymûn rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Saîd, İbn-i Cüreyc'den rivayet etti. (Dediki): Bana Atâ' haber verdi. (Dediki): İbn-i Abbâs'ı bize hadîs rivayet ederken dinledim. Şunu söyledi:

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ensârdan bir kadına:

 

  Senin bizimle beraber hacc etmene mâni olan nedir? buyurdu. (Râvi İbn-i Cüreyc: İbn-i Abbâs bu kadının adını da söyledi ama ben unuttum demiş.) Kadın:

 

  Bizim su taşıyan iki devemizden başka, malımız yoktur. Oğlum ile babası develerin birine binerek hacc'a gittiler. Bize su taşımak için yalnız bir deve bıraktılar, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

  Öyleyse Ramazan geldiği vakit Umre yap. Çünkü Ramazanda yapılan Umre hacca bedeldir, buyurdular.

 

 

222 - (1256) وحدثنا أحمد بن عبدة الضَّـبِّـيُّ. حدثنا يزيد (يعني ابن زريع)  حدثنا حبيب المعلم عن عطاء، عن ابن عباس ؛

 أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لامرأة من الأنصار، يقال لها أم سنان "ما منعك أن تكوني حججت معنا ؟" قالت: ناضحان كانا لأبي فلان (زوجها)  حج هو وابنه على أحدهما. وكان الآخر يسقي غلامنا. قال "فعمرة في رمضان تقضي حجة. أو حجة معي".

 

[ش (يسقي غلامنا) هكذا هو في نسخ بلادنا. وكذا نقله القاضي عياض عن رواية عبدالغافر الفارسي وغيره. قال: وفي رواية ابن هامام. يسقي عليه غلامنا. قال القاضي عياض: وأرى هذا كله تغييرا. وصوابه: نسقي عليه نخلالنا. فتصحف منه: غلامنا. وكذا جاء  في البخاري على الصواب. ويدل على صحة قوله في الرواية الأولى: ننضح عليه. وهو بمعنى نسقي عليه. هذا كلام القاضي. والمختار أن الرواية صحيحة، وتكون الزيادة التي ذكرها القاضي محذوفة مقدرة. وهذا كثير في الكلام].

 

{222}

Bize Ahmed b. Abdete'd-Dabbî rivayet etti. (Dediki); Bize Yezîd yani İbn-i Zürey' rivayet etti. (Dediki): Bize Habîb EI-Muallim, Atâ'dan, o da İbn-i Abbâs'tan naklen rivayet eyledi ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ensârdan Ümmü Sinan denilen bir kadına :

 

  Seni bizimle hacc etmiş olmaktan men eden nedir? diye sormuş; kadın kocasını kasdederek :

 

  Ebû fülânın su taşıyan iki devesi vardı. Kendisi oğlu ile birlikte birine binerek hacca gitti. Diğeriyle de hizmetçimiz su taşıyor cevâbını vermiş. Resulullah   (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

—Öyle ise Ramazanda yapılan bir Umre, bir hacc —yahut benimle birlikte bir hacc— yerini tutar, buyurmuşlar.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «Kitâbü'l-Umre de, Nesâî «Hacc» ile «Oruç» bahislerinde tahrîc etmişlerdir.

 

Hadîsin bazı rivayetlerinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bu sözü Hz. Enes'in annesi Ümmü Süleym'e söylediği bildirilmektedir. Yalnız bu rivayet biraz zayıf görülmüştür.

 

Nadîh: Üzerinde su taşınan devedir. İbn.i Battal: «Nâdıh ; Deve, öküz veya merkep gibi üzerinde su taşınan hayvana denir. Lâkin burada murad devedir. Çünkü Bekr b. Abdi'l:Müzenî'nin İbn-i Abbâs'dan rivayet ettiği hadîste erkek deve olduğu tasrîh edilmiştir.» diyor. Bununla beraber tasrîh edilmese bile bundan yine deve anlaşılır. Çünkü Araplar su taşımakta ekseriyetle deve kullanırlardı.

 

(Diğeriyle de hizmetçimiz su taşıyor) cümlesi hakkında Nevevî şunları söylemiştir: «Bu cümle memleketimizdeki Müslim nüshalarında bu şekilde rivayet edilmiştir. Mezkûr cümleyi Kadı İyâd, Abdulgâfir-i Fârisî ile başkalarından aynı şekilde rivayet etmiş; İbn-i Hâmân rivayetinde: (Hizmetçimiz onun üzerinde su taşıyor) denildiğini söylemiştir. Kadı İyâd: (Bence bunların hepsi değiştirmeden ibarettir. Doğrusu: Üzerinde su taşıyarak bir hurmalığımızı suluyoruz; olacaktır. Hurmalık yerine yanlışlıkla hizmetçi kelimesi konulmuştur. Birinci rivayetteki: Üzerinde su taşıdığımız; kaydı da sözümüzün doğru olduğunu göstermektedir.) demişse de muhtar olan kavle göre buradaki rivayet sahihtir. Kadı'nın söylediği ziyâde, mukadder ve mahzûftur. Bu gunâ mahzûflar Arap lisanında çoktur.»

 

Ramazan'da yapılan Umrenin bir hacca bedel olması bâzılarına göre sevap husûsundadir. Buna karine, hakîkatta Umrenin hacc yerine kâim olamıyacağına icmâ' bulunmasıdır. îbni Huzeyme: «Bir şey diğerine bâzı mânâlarında benzerse, o şeyi diğerine benzetmek ve onun dengi addetmek caizdir» diyor. Umre her cihetle farz olan hacc gibi değildir. Çünkü farz olan hacc onunla ödenmez. Fakat sevap hususunda ona benzer.

 

Tirmizî'nin rivayetine göre îshâk b. Râhuye: «Bu hadîsin mânâsı îhlâs sûresinin Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birine muâdil olduğunu bildiren hadîs gibidir.» demiştir.

 

İbnü'l Arabi diyor ki: «Bu Umre hadîsi sahîh olup Allah'ın bir fazl-u nimetidir. Gerçekten Ramazânı da katmak suretiyle Umre hacc mertebesini bulmuştur.» Bu bâbda İbnü'l-Cevzî: «Amelin sevabı vaktin şerefi nisbetinde artar. Nitekim kalbin huzuru ve niyetin ihlâsı ile de artar.» diyor. Bâzılarına göre bu hadîsden murad Ramazan'da yapılan farz bir Umre gene Ramazanda yapılan nafile hacc ile nafile Umre gibidir mânâsına gelebilir.

 

îbni Tîn'e göre hadîs-i şeriften muhtemelen zahirî mânâsı makuddur ve Ramazan-ı şerifin bereketiyle bu ayda yapılan Umre hacca muâdil olur. Bazıları bu Umrenin yalnız hadîs-i şerifte zikri geçen Ümmü Sinan'a mahsus olduğunu söylemişlerdir. Ahmed.b. Menîin «Müsnedinde sahîh bir isnadla tahrîc ettiği rivayette: «Bunun yalnız bu kadına mahsus olduğunu biliyoruz.» denilmiş. Ebû Dâvûd'un bir rivayetinde kadının: «Bunu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hassaten benim için mi söyledi? Yoksa bütün insanlara âmm ve şâmil midir? Bilmiyorum.» dediği bildirilmiştir. Zahire bakılırsa mânâ her müslümana şâmildir. Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve îbni Mâce'nin muhtelif yollardan tahrîc ettikleri bâzı rivayetler­den kadının Ümmü Ma'kıl olduğu ve Benî Esed kabilesine mensup bulunduğu anlaşılmaktadır. Bâzıları bu kadının Ensâriyye, bâzıları da Eşcaıyye olduğunu söylemişlerdir. Bâzı rivayetlerde Ümmü Talîk'dan bahsedilmiştir. Ulemâdan bâzıları Ümmü Ma'kıl ile Ümmü Talîk'ın aynı kadın olduğunu, bu kadının iki tane künyesi bulunduğunu söylemişlerdir. Hattâ babımız rivâyetindeki Ümmü Sinan'ın Ümmü Ma'kil olduğunu söyleyenler de vardır. Gerçi Ümmü Sinan'in Ensâr'dan, Ümmü Ma'kıl'in ise Benî Esed kabilesinden olduğu bildirilmişse de onun Ensâr'dan olduğunu söyleyenler vardır. Bu takdirde rivayetlerde ayrı ayrı ismi geçen kadının Ümmü Ma'kil olduğu anlaşılır. Tirmizî  Ümmü Ma'kıl hadîsini rivayet ettikten sonra: «Bu bâbda îbni Abbâs, Câbir, Ebû Hureyre, Enes ve Vehb b. Hanbeş hazerâtından da rivayetler vardır.» demiştir.. Bunlardan başka Yûsuf b. Abdillâh ile Ebû Talîk ve Ümmü Talîk 'tan. da rivayetler vardır. Bu rivayetlerin bâzısını Buhârî ile Müslim , bâzısını îbni Mâce, Nesâî, Taberânî, İbni Adiyy ve îbni Menden tahrîc etmişlerdir. Bunların hepsinde Ramazanda yapılan bir Umrenin hacca muâdil olduğu bildirilmektedir.